Validasyonu kim yapar ?

Sarp

New member
Validasyonu Kim Yapmalı? Erkek ve Kadın Perspektiflerinden Bir Bakış

Herkese merhaba! Bugün çok önemli ve düşündürücü bir konu üzerinde hep birlikte tartışmak istiyorum: Validasyon ve onu kimin yapması gerektiği üzerine… Bu kavram aslında her birey için farklı bir anlam taşıyor olabilir. Bu nedenle, “Validasyonu kim yapar?” sorusunu, farklı açılardan ele alalım. Erkeklerin daha çok objektif ve veri odaklı bakış açılarını, kadınların ise duygusal ve toplumsal etkilerle şekillenen bakış açılarını karşılaştırmak, bence konuyu daha derinlemesine irdelememize olanak tanıyacak.

Hadi başlayalım, ama önce biraz sizin görüşlerinizi almak istiyorum. Validasyonun kim tarafından yapılması gerektiği size göre nasıl şekilleniyor? Bir de bunun toplumsal cinsiyetle ilgisini hiç düşündünüz mü?

Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Yaklaşımı

Erkeklerin validasyon konusuna daha çok veri odaklı ve objektif bir açıdan yaklaştığı söylenebilir. Erkekler için validasyon genellikle somut kanıtlar, başarılar ve ölçülebilir sonuçlarla ilişkilidir. Bu bağlamda, bir kişinin değerini ve yetkinliğini kanıtlamak için sağlanan geri bildirimler daha analitik ve ölçümlenebilir olabilir. Örneğin, iş dünyasında ya da akademik başarıda elde edilen somut veriler, kişiye sağlanan validasyonun temelini oluşturur. Bu, erkeklerin başarılarının çoğunlukla görünür ve anlaşılır olmasından kaynaklanıyor olabilir.

Erkeklerin bu noktada birbirlerine uyguladıkları validasyon da daha çok dışarıya yönelik bir onaylama şeklinde olur. Yani, başkalarının yaptıkları işleri ya da elde ettikleri başarıları takdir etmek, sağlanan onaylamanın temelini oluşturur. Veriler ve başarılar üzerinden yapılan validasyon, erkekler için genellikle özgüvenin pekişmesi anlamına gelir. Fakat bu yaklaşımla birlikte, duygusal ya da toplumsal bağlamlarda sağlanan validasyon bazen geri planda kalır.

Buradaki soru şu: Erkeklerin daha objektif ve veri odaklı validasyonları, duygusal bağlamda kişiye nasıl bir etki bırakıyor? Bazen insanlar duygusal ihtiyaçlarını yalnızca başarı ve verilerle karşılayamayabiliyorlar. Bu noktada, erkeklerin de duygusal validasyon ihtiyacı olduğunu düşündüğünüzde, bu denge nasıl sağlanabilir?

Kadınların Duygusal ve Toplumsal Etkilerle Şekillenen Yaklaşımı

Kadınlar ise validasyonu daha çok duygusal bir ihtiyaç olarak görürler. Toplumsal cinsiyet rollerinin etkisiyle, kadınların aldıkları geri bildirimler ve kendilerini değerli hissettikleri alanlar çoğunlukla duygusal ve toplumsal bağlamda şekillenir. Toplumda, bir kadının "görülmesi" ve "değerli hissetmesi" çoğunlukla başkalarının duygu ve düşüncelerine bağlıdır. Özellikle ailede, arkadaş çevresinde ya da iş hayatında kadınlar, genellikle empati ve duygusal bağlılık üzerinden validasyon alırlar.

Kadınlar için, sadece başarı değil, bu başarıları paylaşırken karşısındakinin tepkisi, ona gösterilen ilgi, destek ve anlayış da oldukça önemlidir. Bu, kadınların daha toplumsal bir bağlamda değer bulmalarına neden olur. Duygusal validasyon, kadınlar için özgüvenin, aidiyet duygusunun ve kişisel tatminin şekillenmesinde kritik bir rol oynar. Toplumun kadına biçtiği rol ve ona sağlanan duygusal destek, bir kadının kendini değerli hissetmesi için önemli bir faktördür.

Fakat burada tartışılması gereken bir diğer önemli konu da şu: Kadınlar için duygusal validasyonun ne kadar önemli olduğu, onların kariyerlerine, ilişkilerine ya da kişisel gelişimlerine nasıl etki eder? Bir kadın yalnızca duygusal validasyonla mı kendini tamamlar yoksa bu sadece bir başlangıç mı olur?

Erkek ve Kadın Yaklaşımlarının Kesiştiği Alanlar: Hangi Validasyon Daha Güçlüdür?

Erkeklerin objektif ve veri odaklı yaklaşımının, kadınların duygusal ve toplumsal etkilerle şekillenen bakış açılarıyla birleştirildiği noktada aslında çok ilginç bir dinamik ortaya çıkar. Örneğin, bir kadın kariyerinde başarılı olabilir, ancak bu başarıları duygusal anlamda onaylanmadığı takdirde gerçek anlamda tatmin olabilir mi? Ya da bir erkek, başarıları ve somut verileriyle onay alırken, toplumsal ya da duygusal anlamda tatmin bulabiliyor mu? Her iki cinsiyetin de farklı ihtiyaçları olduğu açık olsa da, bu ihtiyaçların birbirini nasıl dengelemesi gerektiği üzerine tartışmalar oldukça derin.

Bu noktada şu soruyu sormak isterim: Validasyon tek bir taraflı mı olmalı? Erkekler yalnızca objektif ve verilerle mi değer kazanmalı, kadınlar ise duygusal ve toplumsal bağlamda mı? Yoksa her iki tarafın da farklı validasyon türlerine eşit ölçüde ihtiyacı var mı?

Sonuç: Birbirini Tamamlayan Perspektifler

Sonuç olarak, validasyonun kimin tarafından yapıldığı ve nasıl şekillendiği, toplumsal cinsiyet rollerinin etkisiyle şekillenen çok katmanlı bir olgudur. Erkekler, objektif ve veri odaklı bir validasyon arayışı içinde olabilirken, kadınlar daha çok duygusal ve toplumsal bağlamda kendilerini değerli hissetmek isterler. Her iki yaklaşım da kendine özgü bir doğruluğa sahiptir, ancak bu iki perspektifin birleşimi, aslında insanların daha sağlıklı bir doğrulama ve onaylanma sürecine girmelerini sağlayabilir.

Sonuçta, validasyonun her iki cinsiyet için de farklı şekillerde önemli olduğunu ve bu farkların toplumsal ve bireysel gelişim açısından nasıl bir arada var olabileceğini anlamak, hepimizin daha dengeli bir toplum oluşturmasına katkı sağlar. Peki, sizce validasyon daha çok hangi açıdan şekillenmeli? Erkeklerin veri odaklı bakış açısı, kadınların duygusal ihtiyaçlarıyla nasıl bir uyum içerisinde olabilir?